31 Aralık 2013 Salı

Beş Dakikada Yeni Yıl Sofralarınızı Neşelendirin

 
Bu akşam eminim bir çoğunuzun yemeğe misafirleri var ve mükemmel sofralar hazırladınız. Haydi gelin bugünün anlamını yansıtmak için beş dakika zaman ayıralım.
 
 
 
 Salatalıkları büyükten küçüğe şekilde dizelim üzerine de ikiye ayırdığımız çeri domatesleri ekleyelim. Son olarak da üzerine rendelediğimiz peynirleri dökerek kar süsü verelim.
 
Siyah ve yeşil zeytinleri resimdeki gibi dizip üçgen yaratalım. Üzerlerine dil peyniri ile kar tanesi şekli yapalım. Bu arada her iki ağaçta da gövde kısmını isli peynirin dış kısmını keserek yaptım:)

 
Yine rendelediğimiz peynir ile kardan adam yapabiliriz :)
 
 
 
2014 yılının hepimize uğur, huzur, sağlık, mutluluk, başarı getirmesi dileği ile...

30 Aralık 2013 Pazartesi

Fırında Beşamel Soslu Ispanak

Yeni yıl gecesi herkesin sofrası şenlenir, her şey özenli ve bol pişirilir. İşte bu güzel sofralarımız için değişik bir ara sıcak tarifi;

Malzemeler;

Püresi İçin;
 *4 adet iri patates
 *1/2 çay bardağı süt

Harç İçin;
*1/2 kg ayıklanıp yıkanmış ıspanak
*6-7 adet mantar
*6-7 dilim pastırma
*1 adet büyük soğan
*1 diş sarımsak
*3,5 su bardağı süt
*3 yemek kaşığı un
*3 yemek kaşığı sıvıyağ
*Tuz, karabiber, sıvıyağ
*1 yumurta

Yapılışı;

Patatesler soyulduktan sonra haşlanır ve sonra üzerine 1/2 çay bardağı süt eklenip ezilir. Sonra bu püre fırına girebilen herhangi bir kaba bastırılarak yayılır.

Bir yandan da soğan ve sarımsak ince küp olarak doğranıp sıvı yağ ile kavurulur. Üzerine doğranan mantarlar eklenir ve yumuşayıncaya kadar kavurulmaya devam edilir. Sonra doğranmış ıspanak ve pastırmalar ilave edilir. Tuz ilave edilerek ıspanaklar yumuşayıncaya kadar pişirilir.

Beşamel sos için bir tencereye sıvı yağ dökülüp 3 yemek kaşığı un eklenerek kavurulur. Üzerine soğuk süt yedirile yedirile  eklenir ve sürekli karıştırılır. Muhallebi kıvamına gelince tuzu eklenerek altı kapatılır. Biraz soğuduktan sonra beşamel sosa 1 adet yumurta eklenerek iyice karıştırılır.

Pürenin üzerine ıspanaklı karışım, onun da üzerine beşamel sos eklenir. En üste ise istenilen miktarda kaşar rendelenir ve borcam önceden 190 derecede ısıtılmış fırına koyulur ve üzeri kızarıncaya kadar pişirilir.




Afiyet olsun...

17 Aralık 2013 Salı

Ebru Karaduman Beden Atölyesi ve Derin

Daha önce Ebru Karaduman Beden Atölyesi ile ilgili bir yazı yazmıştım orada neler yaptıkları ve ne amaçla yaptıkları ile ilgili... Gel gelelim üzerinden bir buçuk ay geçti bizde ne gibi değişiklikler oldu.

Ben şu anda Derin'in geldiği duruma inanamıyorum. Bizi tanıyanlar bilir, Derin ben arkamı döndüğüm anda beni asla bırakmak istemeyen ve kıyameti koparan bir çocuktu. Beden Atölyesi'ne başladığımızda ilk dört ders emin olun aşırı derecede umutsuzdum. 5. dersimize de oldukça umutsuz gitmiştim fakat Derin bana bakmadan eğitmen ablasının kucağına atladı ve sorgusuz sualsiz yukarı çıktı. Ben tabi ki gözlerime inanamadım. O gün bir saat boyunca her ağlama sesini Derin sandım. Fakat o değildi, kızım bir saatin sonunda dersleri bittikten sonra aşağı getirildi ve gülerek bana sarıldı. Birincisi çok mutluydu ve dolayısı ile  bende çok mutlu oldum. İkincisi benden ayrı vakit geçirmeye başlamıştı. O gün bugündür kızım bana el sallayarak oyun salonuna gidiyor ve keyifli bir şekilde geri geliyor. Aynı zamanda ciddi öfke krizlerimizde, ağlamalarımızda oldukça önemsenecek derecede azalmalar oldu. Bunda hem Beden Atölyesinin hem de büyümesinin etkisi olduğunu düşünüyorum.


 
 
Uzun sözün kısası Ebru Karaduman'a ailecek çok teşekkür ediyoruz ...

5 Aralık 2013 Perşembe

Banyolarımızda Ufak Detaylar

Eskiden nasılsa zevkime uygun bir şey bulamam diye Linens' in önünden geçer içeri girmezdim. Fakat geçen hafta Zorlu'ya girdiğimizde arkadaşım girmek istedi. Girdiğim zaman neden daha önce uğramadığım için pişman oldum açıkçası. Üstelik gittiğimizde şansımıza etiketin üzerinden %30 indirim vardı. Bende banyomun dekorasyonunu sevmediğim için ve şu anda tadilat işine girişemeyeceğim için en azından aksesuarlarla değişiklik yapmak istiyordum.


Üzerlerinde dantelli kurdeleleri olan renkli ve kokulu mumlardan 3 tane aldım
 

 
 
Bir de doğru düzgün misafir havluluğum yoktu dantel sepet ve renkli havlular aldım
 
 
 Bir de gitmişken renklerine vurulduğum ufak, boy boy lokumlukları çok beğendim ve dekorasyon için kullanabilirim diye düşünüp üç boyundan aldım. Bunları da salonda kullandım fena da durmadı :)
 

 
 
Zorlu'ya gittiğinizde oraya bakmanızı örenirim çünkü oradaki Linens özel ürünlerin olduğu bir mağazaymış. Üstelik fiyatları da oldukça makul. Mumlar 13.5 tl, havluluk dantel sepet yanlış hatırlamıyorsam 16 tl, küçük havlular 9 tl, lokumluklar da 32 tl idi. Birde tabi ki bu fiyatların üzerinden %30 indirimi vardı.

4 Aralık 2013 Çarşamba

Jamie's Italian

Öncelikle Jamie amcamızın hayranı olarak Türkiye'ye restoran açmasından dolayı çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Ben onun yemek yapışını heyecanlı bir film gibi izlerim ve aynı filmlerdeki gibi sonunda ne olacağını heyecanla beklerim. Çünkü yemekleri tutku ile yapıyor ve inanılmaz yenilikçi. Neyse sözün kısası açıldığı günden beri gitmek istediğimiz Jamies Italian'ı haftasonu rezervasyon yaptırmak için aradık. Fakat aldığımız cevaba şok olduk. Önümüzdeki 2 ay boyunca Cuma, Cumartesi, Pazar yer olmadığını söylediler. Herkes nasıl bir özlemle beklediyse artık siz düşünün:) Bizde geçtiğimiz hafta içi gündüz Zorlu Center'ı merak ettiğimiz için karşıya geçtik. Öğlen saati olduğu için karnımız açtı ve Jamies'e bir bakalım dedik, şansımız yaver gitti ve yer bulduk.
 
 Başlangıç olarak polanta chips söyledik ve beğenmedik, çünkü tadı tuzu yoktu
 

 
Karidesli spagettisi çok güzeldi fakat küçük porsiyonu doymak için yeterli değil
 
 
İşte favorim :) İçinde Ispanaklı, ricottalı ve patlıcanlı ve  kuru domatesli üç farklı çeşide sahip Canneloni çok lezzetliydi
 
 
Bu da üzerinde mısır patlağı ve muhteşem vanilyalı dondurması olan hayatımda yediğim en güzel Brownie :)
 
 
 




3 Aralık 2013 Salı

Forneria Karaköy





Televizyonlarda Arda'nın mutfağı olarak program yapan Arda Türkmen, Issız Adam'da meşhur olan restoranı Leblon' dan sonra Karaköy'de Forneria isimli bir restoran daha açtı. Biz de bu yeni mekanı görmek ve yemeklerini denemek için geçtiğimiz cuma akşamı Karaköy çıkarması yaptık. İnternetteki yorumları göz önüne alarak yemek seçimini yapmaya özen gösterdik. Kalabalık bir masa olduğumuz için herkes farklı şeyler denemeye çalıştı. Hepimiz de bu farklı yemekleri test etmiş olduk.

 
 Kesinlikle konyak soslu bonfileyi tavsiye ederim


 
Masaya 4 farklı çeşit pizzası geldi ve dördü de çok güzeldi. Rahatlıkla istediğiniz çeşitten söyleyebilirsiniz
 
 Tatlı olarak ise masaya geldiğine anında tükendiğinden fotoğrafını çekme fırsatı bulamadığımız katmerli pizzayı öneririm. Mükemmel ötesi bir lezzet :)

 

2 Aralık 2013 Pazartesi

Renkli Sofralar

Sofra güzel olunca yemekler daha da bir lezzetli, o masada edilen sohbetler daha keyifli oluyor. O yüzden gelen misafirlerimize biraz özen göstererek güzel sofralar hazırlayabiliriz. Ben sofraların renkli olmasını seviyorum. O yüzden geçenlerde son anda davet ettiğim komşularıma gri, mor ve mavi renklerinin uyumlarını kullanarak ufak çaplı bir sofra hazırladım.



Peçete, peçetelik, masa örtüsü ve bardaklar Zara Home
 


Tabaklar Paşabahçe, çatal bıçaklar Hisar, şamdanlar Tchibo
 
Peçetelikleri becerikli bayanlar boncuklarla kendi zevklerine göre evde de yapabilirler. Ben en kısa zamanda deneyeceğim. El emeği olan her şey çok daha güzel oluyor.


Şekilli Kurabiye Tarifi

İşte tadı mükemmel olan çocukların, yetişkinlerin bayılarak yediği şekilli kurabiyenin tarifi;

Malzemeler;

*1 çay bardağı mısır nişastası
*150 gr pudra şekeri
*1 yumurta
*1 paket vanilya
*250 gr oda sıcaklığında erimiş tereyağı
*1 su bardağı toz badem ( badem yoksa ceviz, fındık, fıstık ne arzu ederseniz olabilir)
*1 yemek kaşığı toz tarçın
*3 su bardağı un

Yapılışı;

* Tüm malzemeleri karıştırıp iyice bütünleşene kadar yoğuruyoruz. Kıvama gelince buzdolabına koyup bir kaç saat bekletiyoruz. Sonrasında hamuru dolaptan çıkarıp merdane ile istediğimiz kalınlıkta açıyoruz ve kullanmak istediğimiz kalıplarla şekil veriyoruz.

Not: Dolaptan çıktığında çok sert olacaktır, fakat biraz yoğurunca olması gereken kıvamına gelecektir.



      Dilerseniz pasta malzemesi satan yerlerden şeker hamuru satın alıp üzerlerini kaplayabilirsiniz.


 
Şeker hamuru çocuklara zararlı şekilli olması yeterli derseniz bu şekilde de sunabilirsiniz
 
Afiyet olsun

29 Kasım 2013 Cuma

İngiliz Kurabiyesi

Değişik lezzetler denemeyi sevenlere bir tarif daha :)


Malzemeler;

* 1 paket margarin ya da oda sıcaklığında 200 gr tereyağı
* 2 yumurta
* 1 su bardağı pudra şekeri
* 2,5-3 su bardağı un
* 1 çay bardağı mısır nişastası
* 1 portakal kabuğu rendesi
* 2 çorba kaşığı kuru çay
* 1 çay bardağı damla çikolata
* 1 paket kabartma tozu
* 1 paket şekerli vanilya

Yapılışı;

Tüm malzemeleri karıştırıp istediğimiz şekli veriyoruz önceden 190 derece ısıtılmış fırına tepsiyi veriyoruz.

Afiyet olsun

13 Kasım 2013 Çarşamba

ERBU KARADUMAN BEDEN ATÖLYESİNDE CİMNASTİK AĞIRLIKLI OYUN GRUBU

Geçen hafta Çarşamba gününden itibaren Ebru Karaduman Beden Atölyesinde oyun grubuna başladık. Bugün 3. dersimize gittik ve orada olmaktan gayet mutluyuz. Derin'in üzerindeki etkilerini çok merak ediyorum bir ay geçtikten sonra gözlem yapıp onunla da ilgili bir yazı yazacağım. Şimdi merak edenler için orada neler oluyor onları görelim ;

 


 
 Hem eğlenceli hem de kaslarımızı güçlendiren, dengemizi sağlamayı öğreten hareketler yapıyoruz
 
 
 Sadece jimnastik hareketleri yapmıyoruz biraz da eğleniyoruz :)
 
 
 Mandalları ipe geçirip ince motor becerilerimizin gelişmesini sağlıyoruz
 



 
 
Peki bu sırada annelerimiz ne yapıyor ?
 


Beden atölyesinin bu şirin kafesinde çay içiyor :)
 
 

 
 
Bu da Ebru Karaduman'ın ağızından bizlere aktarmak istedikleri;
 
 
Bebeğiniz evde oturmasın...
Bebeğinize evde bir noktaya yetebilir, gelişimine sınırlı sürelerde katkıda bulunabilirsiniz. Onun yürümeye başladığı anda, sosyalleşmeye, bedenini kuvvetlendirmeye de ihtiyacı var. Oysa pek çok anne bunu görmezden geliyor. Üç yaşına kadar evde bakmak, ihtiyacı olanın sadece yemek yedirmek ve sevgi vermek olduğunu sanıyor. Aslında en çok bu noktada yanılıyor. Haftada üç gün sadece 50’şer dakika onu yine sevgi ve ilgiyle karşılaşacağı bir ortamda bulundurmak gelişimine sandığınızdan daha çok katkıda bulunuyor. Onu üç yaşına gelene kadar yaşıtlarından neredeyse bir adım yukarı taşıyor.

Beden Atölyesi'nde spor odaklı oyun gruplarımız 50 dakika sürüyor. Spor aktivitemiz 18 ay ile 3 yaş arası çocuklarımıza hitap ediyor. Derslerimizin verimli geçmesi için çocuk sayımız maksimum 6 çocukla sınırlı olması. Oyun gruplarımız da kullandığımız tüm materyaller ve oyun ekipmanlarımızla çocuklarımızı serbest bırakarak dersimize başlıyoruz. Çocuklar özgün bir şekilde oyunlarını oynarken sırayla asılma, tırmanma, sallanma, zıplama, takla,
ters takla, denge yürüyüşleri , koordinasyon parkurları gibi çeşitli hareket ve antrenman sistemlerini oyunla karışık olarak aktarıyoruz.

Burada amaç; çocuklarımızın dağınık antrenman şeklinden yavaş yavaş sıyrılıp komut almaya başladığı antrenman düzenine girmesini sağlamaya çalışmak. En değerli öğrenme zamanı beyin gelişiminin inanılmaz bir hız ve yoğunlukla gerçekleştiği 0-3 yaş dönemini verimli bir şekilde geçirmek adına sosyal ve fiziksel aktiviteler önemli. Artık hepimiz beyin gelişiminin en önemli aşamalarının erken çocukluk döneminde gerçekleştiğini biliyoruz. Çocuklarımız bu eğitimde bilişsel olarak gelişirken, sağlıklı bir gelişim için ilk fiziksel aktivitelerine erken yaşta adım atmış oluyorlar.

Oyun fiziksel gelişim demek;
Solunum sistemi
Büyük ve küçük kas grupları
Dolaşım sistemi
Kemikler, eklem yapıları ve tendonlar
Bağışıklık
Algılama, yorumlama, karar verme ve dikkat
Sinir sistemi

Organizmadaki bu sistemlerin gelişmesi kendini şu şekilde gösterir:
Kuvvet gelişimi
Çabukluk gelişimi
Dayanıklılık gelişimi
Hareketlilik
Esneklik gelişimi
Koordinasyon ve beceri gelişimi
 
 
 

 

12 Kasım 2013 Salı

UYKU EĞİTİMİ ŞART MI?

Derin her zaman uyku problemi olan bir çocuktu. Belki biraz benden, biraz da karakterinden kaynaklanıyordu bu durum. 6 aylıkken artık canıma tak etmiş ve bir kaç arkadaşımın tavsiyesi ile uyku eğitimi vermek üzere psikoloğa gittim. Sevgili Aysun Bal Ömeroğlu ile görüştük ve ciddi kararlar alıp uygulamaya başladık. Derin'in artık kendi odasında,yatağında ve kendi kendine uyumasını öğretecektik. Derin'in ağlamaya ne kadar dirençli bir çocuk olduğunu o zamandan anlamıştım. Haftalarca, saatlerce ağladı yanımızda... O ağladıkça benim içim kanıyordu fakat  bunu yapmam gerektiğini ileride ona çok faydası olacağını düşündüğüm için hep kendimi tuttum. Sonunda Derin kendi başına uyumayı öğrendi. Tam 8 aylıktı yatağına bırakıp çıkardık ve kesintisiz gece uykusu uyurdu. Taaaaaa kiiii 16. aya kadar :) Evet 8 ay boyunca böbürlenerek 'benim çocuğum kendi başına kesintisiz uyuyabiliyor' diye dolaştım. Amma havam kısa sürdü :) Gerçi Aysun Hanım bana demişti çocuklarda uyku hep başa döner sabırla beklemek ve uğraşmak gerek... Derin'in erken iki yaş sendromu, dişi hastalığı derken bir baktık çocuk yeni doğana dönmüş. Hatta üzerine birde gece terörü eklenmiş kabusumuz olmuştu. Şu anda 25 aylık ve kendi kendine uyuyamıyor yanına uzanıyoruz ninni açıyoruz o şekilde uykuya dalıyor. Ve hala bazen geceleri defalarca kalkıyor. Çok şanslı değilseniz sevgili anneler çocuğunuzun uzun seneler kalkacağı fikrine alışın :) Bu yazıyı aslında şunun için yazmak istedim. Kendinizi lütfen benim gibi uyku konusunda takıntılı hale getirmeyin. Emin olun eğitim vermeyen annelerin çocuklarının çoğu büyüyünce güzel güzel uyuyor. Diyeceğim o ki uyuyacak çocuk her şekilde bir gün kendi kendine güzelce uyuyacaktır. Derin gibi uykuyu sevmeyen çocuğunuz var ise piyango size de vurmuş demektir. Only just relax :)

28 Ekim 2013 Pazartesi

Derin 15 Günlükken Yaşadığımız Yersiz Telaş

Derin 22 Eylül doğumlu, dolayısı ile havalar ilk doğduğu zaman fena değildi evde doğalgazı açmaya gerek duymuyorduk. Fakat doğumun üzerinden 15 gün geçtikten sonra havalar soğumaya başladı biz de doğalgazı açmaya başladık. Derin geceleri deli gibi öksürmeye başladı. Acıbadem de ki hemşire hapşırmasının çok normal olduğunu fakat öksürürse mutlaka hastaneye getirmemiz gerektiğini söylemişti. Benim eşimi tanıyanlar bilir biraz fazla titizdir bu konuda :) Gece yarısı 3'te çocuğu kaptığımız gibi acile götürdük. Acilde genelde hastane doktorları olmadığı için tecrübesiz bir nöbetçi doktor bizi muayene etti, sabaha kadar acilde yatmamız gerektiğini ve kızımın nebülizatörle buhar alması gerektiğini söyledi. Biz tabi ki daha da çok telaş yapmıştık. Bir an evvel sabah olsun diye dua etmeye başladık. Derin'e buhar verdikten sonra üçümüzde acilde ki yatağa kıvrılıp  uyumaya başladık. Sabah gözümüzü açtığımızda doktorumuz gelmiş bize gülüyordu. Öyle komik uyumuşuz ki siz hayal edin :) Doktorumuz Derin'i muayene ettikten sonra doğalgazı açıp açmadığımızı sordu. Bizde açtığımızı söyledik. Doktorumuz yersiz telaş yaptığımızı bebeklerin kalorifer yandığı için kuruyan hava sebebi ile öksürdüğünü, odasına buhar yapmamız gerektiğini söyledi. Sevgili anne adayları ve yenidoğan anneleri bu sizin de başınıza gelebilir bizim gibi telaş yapmayın buhar yapmayı deneyin :)

Sevgiler

3 Ekim 2013 Perşembe

Trakya Düğünü Dediğin :)

Aslında ne zamandır size memleketimden inciler aktarmak istiyordum. Trakya düğünleri, şivesi, içki masası ve komik insanları ile meşhurdur.

Trakya düğününde olmazsa olmazlar

Gelin alma ardından konvoy ve bölge trafik binasının önünde göbek atma faslı. Diyeceksiniz ki bölge trafik ne???  O kadar zor ve komik ki anlatması:) Bizim oranın insanları düğün deyince sabahtan oynamaya programlanır bütün bedenleri göbek atma arzusu ile yanıp tutuşur. Gelin evden çıktıktan sonra konvoyun orta kısmına denk gelen Keşan Bölge Trafik Amirliğinin önünde insanlarım arabalardan atlayıp dayanamayıp çalgıcılar eşliğinde göbek atmaya başlar. Bir 15-20 dk göbek attıktan sonra düğün salonunun yolu tutulur. Bu artık bir gelenek olmuştur.

Düğün yerine geldikten sonra herkeste bir yer tutma çabası başlar her düğünde olduğu gibi. Fakat bizimkilerin farkı 10 masayı birden ayırmalarıdır. Aileden her birey 10 kişilik masalara oturarak burası dolu ingemler gelcek, alamlar gelcek şeklinde cevaplar verirler.

Düğünde gelin damat asla heyecanla beklenmez, onlar takıları toplama sevdasına ailelerin yanında dikilip misafirleri karşılar,aynı zamanda da takıları toplarlar. O esnada gelinin yanında bir düğün ingesi (yenge) vardır. Kendisinin gözleri sırataşı şeklinde olup ailenin en tepegöz insanıdır. Kim ne takmış kaç ayar takmış hafızaya yazıp ertesi günü aileye özet geçer. Aynı zamanda kameraman özellikle takı töreni sırasında sandalyeye çıkıp jimmy jip kamera edası ile asla gelin damadı değil takılan takıları çekmeye tembihlenmiştir.

Neyse ki en azı 500, genel ortalaması 1000 kişilik olan Trakya düğününün misafir karşılama kısmı bittikten sonra gelin damat pistte ilk danslarını yapmak üzere beklenir. Fakat ne hikmettir bilinmez bizim orada orkestra hep ayrılık şarkıları çalar dans müziği olarak. Ve asla ama asla ilk dansta bile gelin damat rahat bırakılmaz. 10. sn de piste çiftler doluşmaya başlar. O esnada aralarında böyle diyaloglar geçer;

- Aşkım adi bi kere görünelim dansta sonra doğruuu eve onlar bizim düğünde öyle yapmıştı.

 Ya da

- Aaa Amet ep ayaaama basarsın, yeter oturalım artık parçaladın ayakkabılarımı

vsvsvsvs....

Dans pistinde ki insanlar bir örnektir.  Erkekler piti kareli gömlek ve çağla yeşili pantolon, kadınlar ise aynı elbisenin farklı renklerini,  kız çocukları  ise üzerlerine 5 beden büyük gelen naylon gelinlik giymişlerdir. Bu dans pistindeki çocuklar yam yam gibi gelinle damadın ilk dansından son dansına kadar etraflarında döner döner dönerler....

İlk dansın ardından ayin şeklinde göbek atmalar başlar. İlk şarkı istisnasız aman yollardır. Bu şarkıda bir çember oluşturulur ve üç ileri iki geri adım atılarak şarkı bitene kadar dönülür. Bu şarkı düğün bitene kadar yaklaşık 15 kez çalar.
Sonrasında çiftetelli başlar, bu şarkıda ise iki kişi karşılıklı iki ileri iki geri birbirlerine doğru giderek göbek atarlar. Şişman teyzeler ağır hareket ederken, genç kızlar omurilikleri yokmuşçasına kıvırtırlar.
Bu esnada erkekler genelde mazot doldurma anında olurlar yani rakı sanki tükenecekmiş gibi buzu bile beklemeden sıcak sıcak içerler.

Köy düğünlerinde ise bunlar dağıtılır ve herkes kapış kapış alır. Hatta o kadar abartırlar ki ertesi hafta içi tüm çocuklarının beslenme çantalarından bu meyve suyu ve çokoprens çıkar. Meyve suları dağıtıldıktan 10 dk sonra düğün yerinde silah sesini andıran pat pat sesler yükselir. Bu sesler içildikten sonra çocuklar tarafından patlatılan meyve suyu ambalajının sesleridir :)




Orkestra ulvi görevini tamamladıktan  yani erkekler kafayı bulduktan sonra oldukça esmer olan vatandaşlarımız enstrümanları ile sahnede yerlerini alır. Artık kadınların sahneden çekilme zamanı gelmiştir. Erkekler mekik ve şınav çekme hareketlerini andıran şekilde oynamaya başlarlar. Bu esnada kadınların suratları beş karıştır, pistteki sarhoş kocalarına öyle anlamlı bakışlar atarlar ki, aynen şunu anlatmak isterler ' aa asan aaa, ben sana evde sormaz mıyım, bu saat oldu kızan sandalyede uyuyo sen hala göbek atma, zıkkımlanma peşindesin, çiyneycem seni evde ' :)

Neyse ki saat 04.00'ı gösterdiğinde biten rakı stoku sebebi ile herkes eve dağılmak zorunda kalır ve ardınıza baktığınızda düğün yeri savaş alanını andırmaktadır.

Gelmek isteyen herkesi memleketimin köy düğünlerine beklerim ...







29 Eylül 2013 Pazar

Çocuk Kurabiyesi

Derin'in doğum günü için şeker hamuru kurabiyesi yaparken Derin'in ben pişirdikçe tepsiye gömülüp yediğini fark ettim. O kadar pimpirikli bir anne değilim fakat o kadar şekerli kurabiyeden 6-7 tane yiyince artık buna bir dur demeli dedim ve şeker hamuru tarifini evirip çevirdim şekersiz tam buğday unlu bir kurabiye yapmayı denedim. Tamamen bir lotoydu benim için. Doğruyu söylemek gerekirse umutsuzdum fakat harika bir lezzet çıktı ortaya buyurun tarifi ;

* 250 gr oda sıcaklığında erimiş tereyağı
* 1 yumurta
* 1 paket vanilya
*3 avuç kuru üzüm
* 4 yemek kaşığı çiçek balı
* 1 çay bardağı mısır nişastası
* Alabildiğine tam buğday unu ( genelde 3-3.5 su kadar alıyor)

Yapılışı;

Hepsini bir kaba koyup yoğuruyoruz. Tercihen 3-4 saat buzdolabında beklettikten sonra hamuru açıp çocuklarımızın sevdiği kalıplarla kurabiyeleri kesiyoruz. Önceden 190 derece ısıtılmış fırında 10 dk pişiriyoruz.

 

Lezzeti gerçekten harika açıkçası çocuklar için deneme yaptım fakat artık misafirlerime bile yapabileceğim kadar lezzetli ve uzun ömürlü bir kurabiye oldu.

28 Eylül 2013 Cumartesi

Derinim İki Yaşında

Geçen pazar 22.09.2013'te canım kızım 2 yaşında oldu. Doğum gününü karavanımızın olduğu Kilyos Uzunya Restoran ta yaptık. Nasıl geçti bu kadar zaman hiç anlamadım. Uykusuz, sinirli, sendromlu ama bir o kadar sevgi dolu... Kızım büyüdü artık beni öperek uyandırıyor. Anne sini şoook siviyom diyor :) Yaşadığım her kötü an bu sevgi sözcükleriyle silinip gidiyor. Güzel gözleri gülünce kuzumun bende dünyanın en mutlu insanı oluyorum.

Bana bu hayatı yaşattığın için sana çok teşekkür ederim şişman farem, sarı patatesim benim... Seni çok seviyorum. Belki 15 yaşına geldiğinde bloğumu okuyup seni neşelendiririm, eski günleri, hatırlamadığın anları  hatırlamanı sağlarım...


İşte doğum günü fotoğraflarımız;










16 Eylül 2013 Pazartesi

Tutumlu Anne ile KAÇUV' a Bağış

Geçtiğimiz hafta blogger anne babalar toplantısında Sevgili Özden Pusat yeni girişimi Tutumlu Anne hakkında bizlere bilgi verdi. İyi ki kendisini tanıma fırsatı bulmuşuz. Çünkü ülkemizde eksikliği olan ikinci el anne çocuk ürünlerinin satılabileceği bir site kurmuş. Bu site (www.tutumluanne.com)  aynı zamanda alıcı ve satıcıların güvende olduğu ilk ve tek web sitesiymiş.



Bu sitede en çok hoşuma giden şey  gerçekleşen her satışın %1'i Kanserli Çocuklar Umut Vakfına bağışlanıyor. Ürün satan anneler, eğer isterlerse, ilgili üründen kendilerine gelecek olan gelirin tamamını Kanserli Çocuklar Umut Vakfına (KAÇUV) bağışlayabiliyor.

İnanın KAÇUV denen vakıftan, utanarak söylüyorum ki daha önce haberim yoktu. Bazen kendi derdimize düşüp çevremizde olan biten bir çok şeyden haberimiz olmadığını fark ettim. O gün bugündür düşündüğüm tek şey KAÇUV 'a nasıl destek olabilirim? Belki sizlerde benim gibi bu vakıftan bir haber olabilirsiniz onun için sitelerinde neler yaptıklarıyla ilgili bulunan metini buraya aktarmak istedim ;

Kanserli Çocuklara Umut Vakfı'nın başlıca amaçları arasında kanserle mücadelede önemli bir gereksinim olan uygun tedavi ortamının yaratılması ve sürdürebilirliğinin sağlanması.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Kliniği Hematoloji-Onkoloji Bilim Dalı'nın KAÇUV tarafından düzenlenmiş olan 18 yataklı servisinde, çocuk yaştaki kanserli hastaların tedavisi gerçekleşiyor.

Hastaların tıbbi gereksinimlerinin yanında fiziksel koşulları ve sosyal ihtiyaçlarını da düşünüyoruz. Uzman psikologlarımız ile hastaların ve hasta ailesinin psikolojik durumlarıyla ilgileniyoruz, gönüllü olarak çalışan psikoloji veya psikolojik danışmanlık öğrencileri de çocuklarla dayanışma içindeler.

KAÇUV, çocuklarla birlikte sürdürdüğü kültür, bilim ve sanat atölyesi çalışmalarını Şişli Etfal Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Hematoloji-Onkoloji servisi, Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Hematoloji-Onkoloji servisi,'' Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde çocuklar ile büyümeye ve üretmeye devam edecektir.

Kanserli Çocuklara Umut Vakfı, 2012 Mart ayında düzenlendiği kampanyalarla ve İstanbul Valiliğinin destekleri ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin karşısında Hobyar Mektebi Sokak'ta Aile Evi'nin inşaatını tamamladı . Aile Evi ile kanser hastası çocuğun, hastanedeki tedavisi süresince ebeveynlerin hastane bahçesi, bekleme bankosu veya kalorifer peteği yanında geceyi geçirmelerine son verildi, daha uygun koşullarda konaklamaları sağlandı.

Aile Evi'nin sürdürülebilirliği ve Pediatrik onkoloji ve hematoloji servislerinde gönüllülerle birlikte hasta çocuklara ve annelere yönelik aktiviteler, psikolojik destek, ayrıca çeşitli mecralarda çocukluk çağı kanserlerine yönelik kamuoyunu bilinçlendirme çalışmalarımız devam etmektedir.



Bende KAÇUV'u yakından tanıdıktan sonra Tutumlu Anne' nin web sitesinde kızımın kullanmadığı ürünleri satıp tamamını KAÇUV' a bağışlama kararı aldım. Hayat çok kısa ve acımasız maalesef. Çocuklarımız kanser tedavisi görürken otogarda ya da hastane kantininde yatmak zorunda kalan bizler de olabilirdik. Ama şanslıyız ki şu an için böyle bir hastalığa ve böyle kötü imkanlara sahip değiliz. Şansımız için şükredip hasta çocuklarımız için bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Umarım bir kaç kişinin de olsa farkındalığını sağlamış olurum.

24 Ağustos 2013 Cumartesi

12-24 Ay Arasında Bebeklerimizle Oynayabileceğimiz Oyunlar

Oyun oynamak çocukta dikkat yeteneğinin artmasını sağlar. Özellikle küçük yaşlarda öğrenme potansiyeli çok yüksek olduğundan, çevresini saran nesne ve kavramları en doğal şekilde oyun aracılığı ile öğrenir. Farklı oyunlar sayesinde bebeklerimizin duyusal ve öğrenme kapasitesi artar. Duyulara bağlı hareketliliği dengelenir. En güzeli de anne bebek arasındaki sevgi bağı güçlenir.

Fakat gel gelelim Derin oyuncaklarla çok oynamayı seven bir çocuk değil. O yüzden evde kendi kendimize oynadığımız ve Derin'in en sevdiği oyunları paylaşmak istedim.

Kulübe Oyunu

Biz çocukken de bu oyunu çok oynardık. Masanın üzerine büyük bir çarşaf örtün. Oyuncakları ile içeri girip oyun kurun. Ya da anneden/babadan saklanmayı öğretin. Ceee oyunu da oynayabilirsiniz.
Bu oyun sayesinde çocuğun hayal gücü zenginleşir, keşfetmeyi öğrenir, yön bulma yeteneği artar.

Kürek Çekme

Karşılıklı oturun ve bacaklarınızı öne doğru uzatıp hafifçe aralayın, çocuğunuzu bacağınızın arasına yerleştirin. Ellerinden tutup ileri geri sallamaya başlayın. Sallanırken de ona uygun tempolu şarkı söyleyin.


Bu oyun sayesinde hareketleri birbirine bağlamayı öğrenir, esneklik kazanır, gücünü dener, ritim duygusu gelişir.

Parmaklar

Parmaklarınızın iç kısmına boyalı kalemle komik ve neşeli yüzler çizin. Sonra çocuğunuza yaklaşın ve yüz resimlerini görmesini sağlayın. Çizdiğiniz yüz resimlerini konuşturabilir, her birini ayrı bir karaktere dönüştürebilirsiniz. Onları konuştururken her bir parmak için farklı bir ses tonu kullanırsanız çocuk değişik karakterleri tanımaya başlar. Hatta karakterlerle öykü kurabilirsiniz veya onlara şarkı söyletebilirsiniz. Eğer hoşuna gideceğini düşünüyorsanız kendi parmaklarına da karakter yapabilirsiniz.


Bu oyun sayesinde izleme becerisi gelişir, işitme duyusu keskinleşir, hayal gücü ve yaratıcılığı zenginleşir, ifade ve iletişim becerisi güçlenir, heyecanlarını dışa vurmayı öğrenir.

Benim İkizim

Büyük bir kağıdı yere yayın ve çocuğa, sırtüstü kağıdın üzerine yatarak kol ve bacaklarını açmasını söyleyin. Kağıt üzerine çocuğun silüetini çizin. Kağıdı çocuğun boyu ile aynı hizaya gelecek şekilde duvara asın. Silüetin farklı noktalarını (organların olduğu bölümleri) etiketle işaretleyin. Çocuktan da geri kalan etiketleri silüetin farklı yerlerine yapıştırmasını isteyin. Ona önce organların yerini öğretip, sonra organ isimlerini söyleyerek gerektiği yere yapıştırmasını isteyin.


Bu oyun sayesinde kendi bedenini tanır, etkinlikleri paylaşmayı öğrenir, görsel koordinasyonunu sağlar, organların isimlerini ve yerlerini öğrenir.

Araba

Bu oyun için yumuşak bir battaniye veya dayanıklı bir çarşaf gerekmektedir. Battaniyeyi düz bir zemine serin. Çocuk, battaniye üzerine otursun veya yüzüstü yatsın. Battaniyeyi bir kenardan sıkıca tutun. Ve asla zorlamadan yavaşça battaniyeyi çekerek çocuğu odada dolaştırın.


Bu oyun sayesinde refleksleri gelişir, dengesini korumayı öğrenir, yer değiştirme ve farklı boyutlar gibi kavramları öğrenir, farklı hız ve hareketler hakkında bilgi sahibi olur.

Zıp Zıp Zıpla

Orta boy bir örtüyü yere serin ve üzerine tüylü oyuncaklarından ya da bebeklerinden birini getirip koymasını söyleyin. Örtüyü bir ucundan sıkıca tutmasını isteyin, siz de diğer ucundan sıkıca tutun. Üçe kadar sayın ve örtüyü hafifçe havalandırın. Ona önce oyunun nasıl oynanacağını göstermeniz gerekebilir. Oyunun amacı oyuncağın örtünün dışına çıkmamasıdır. Oyuncak yere düşerse üzüntüyle, 'tühhh! ' diyebilirsiniz. Çocuğunuzdan yere düşen oyuncağı örtüye koymasını isteyin.


Bu oyun sayesinde görsel ve dokunsal becerisi gelişir, örnek alma ve taklit yöntemiyle öğrenir, ritim ve taklit becerileri artar, harekete bağlı olarak ritim duygusu gelişir.