29 Mayıs 2014 Perşembe

Organik Ürünlerin Adresi ' O Bebek '

Organik kelimesi hayatımızda son zamanlarda ne kadar büyük yer aldı değil mi? Çünkü şimdi ürünler eskisi kadar masum değil ve bizlerde eskisinden daha bilinçliyiz. Benim organik ürün arayışım Derin'in cilt problemi ile başladı aslında. Organik kıyafetlerden, organik banyo ürünlerine kadar her şeyi araştırdım. Karşıma O Bebek çıktı! Bu site kesinlikle her ihtiyaca cevap verdiği için beni benden aldı. Sadece çocuk için değil anne ve baba için de organik ürünler bulunuyor. Yani siz çocuğunuzu her şeyden koruyup organik şampuanla yıkayıp kremliyorsunuz fakat babası oldukça zararlı maddeler içeren bir traş losyonu sürüp çocuğu öpüyor. İşte buradaki zincirin olumsuz parçasını O Bebekten tüm aileniz için alabileceğiniz ürünlerle yok edebilirsiniz. Böylelikle çocuğumuzu olabildiğince zarar görmekten kurtarmış oluruz. 


Bu site ailelerin yanı sıra gencinden  yaşlısına, bekarından öğrencisine her kesime hitap ediyor. Çünkü sitede organik bakım ürünleri, kıyafetler ve bebek eşyalarının dışında organik gıda ve dekorasyon ve güzellik ürünleri de mevcut. Alışveriş için siteye girip tüm ihtiyaçlarımızı beş dakikada karşılamamız mümkün. Bu da benim için çok önemli bir detay çünkü anne olduktan sonra zaman çok kısıtlı ve hali ile değerli hale geldi :)
Bir kez ziyaret ettikten sonra eminim devamı gelecek. İşte adres http://www.o-bebek.com/ 

7 Mayıs 2014 Çarşamba

İlk Arkadaşım Nil ...

Nil benim kızımın yaşıt olarak, mahalle olarak ilk arkadaşı. Nil'le Derin tanıştığında tam 5 aylıktı. Şimdi ise 32 aylıklar. Gerek aynı mahallede olmamız, gerek aynı ayda doğmaları gerekse annesi ile benim yetişme tarzımızın, aile tarzımızın uyması ve birbirimizi çok sevmemiz sebebi ile sanırım onlar da en iyi arkadaş olacaklar. En azından benim temennim o :) Nil'i kendim doğursam bu kadar sevebilirdim gerçekten, çok naif, çok güzel ve çok özel bir çocuk. İlk zamanlar agu bugu yaparken şimdi iletişim kuruyorlar. Derin'in cadılığından sebep arada kavga etseler de birbirlerine çok alışıklar ve çok seviyorlar. İlk dişlerine, ilk adımlarına, ilk yaş günlerine, ilk kelimelerine şahit oldum. Yani ikisi de elimde büyüdü. Zaman nasıl geçti gerçekten anlamadım.
 
 


 
 
 
İki tombiş anne :)
 

 
Çardak sefaları


 
Şaşkın bakışları



 
İlk alışverişleri :)
 
 
 
 
 

 
 İlk park buluşmaları
 
 
 İlk tatilleri
 

 
 
Doğum günleri
 

 

 
Sıcacık kucaklaşmaları...
 
 
Allah sizi bir ömür ayırmasın.. Hep sıkı sıkı sarılın birbirinize...
 

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Ben Böyle Bir Mahallede Büyüdüm...

Geçen akşam rüyamda eski mahallemi ve eski evimi gördüm. Nasıl hüzünlendiysem ağlayarak kalktım yataktan... Çünkü ben öyle bir mahallede büyüdüm ki...
Annem beni sabah gönderirdi sokağa, akşam yatmaya girerdim eve. O kadar güvenli, o kadar huzurlu, o kadar eğlenceliydi ki benim mahallem... O mahallede oturan tüm insanlar sanki aynı evde yaşıyormuşçasına birbirine bağlıydı. Orası bir mahalle değil hepimizin içinde yaşadığı kocaman bir evdi... Önce sessiz sessiz saklambaç ya da evcilik oynardık Şefik amca uyanmasın diye, yoksa Şahide teyze bize günümüzü gösterirdi. Şefik amca uyandıktan sonra yakartop, istop, 7'den 77'ye şarkı yarışması, kovalamaca, kör ebe, 9 aylık, ip atlama, lastik gibi mahallede sesimizi yankılatan oyunlar oynardık...Canımız sıkıldıysa eğer  bahçedeki dut ağaçlarına tırmanır delicesine dut yerdik.Genelde tırmanan ben olurdum, arkadaşlarıma toplar toplar getirirdim :) Sonra oradan Nazik teyze seslenirdi ' evladım bana bir ekmek alır mısın? diye. Oyunumuzu böldü diye gıcık olurduk ama yine de giderdik bakkala çünkü annemiz öyle tembihlemişti. Sonra Ali amca gelirdi işten. O bizim mahallenin Barış Manço'suydu. Çocukları öyle severdi ki tüm çocukları toplardı etrafına topluca oyun oynatırdı bize. Bir de bakkal amcamız vardı, o gün şanslı isek annemiz bize izin ve para vermişse bize patlayan şeker, göz yaşartan sakız, leblebi tozu, topitop alır hep beraber yerdik. Akşam üzeri olup gölge çökünce mahalleye annelerimizde inerdi bahçesi olanların bahçelerine, çaylar demlenir, sohbetler edilirdi. Hıdrellez olunca rahmetli Neslihan teyzem dut ağacına kurardı salıncağı,, birde ateş yakardı yolun ortasına, mahallece atlardık üzerinden dilekler tutup... Eğer aylardan Ramazan ise mahallenin sonundaki yokuşta caminin ışıklarının yanmasını bekler, yanınca hep bir ağızdan  bir sürü çocuk yandı yandı diye bağırıp yokuştan aşağı koşmaya başlar sonra evlere dağılırdık. Kışın ise bizim oralarda arabalar görünmezdi kar yağınca... Bir süre sokağa çıkamazdık, evde canımız sıkılır camdan cama arkadaşlarımızla bakışırdık. Biraz erimeye başlayınca karlar hemen sokağa iner kartopu oynar, kardan adam yapardık.

O zamanlardan kalan sadece iki fotoğraf var maalesef ;


Neslihan teyzenin bahçesi yanda da meşhur kuyusu


Bu da Gözde'nin facebookunda bulduğum bizim bakkalın önünde abisi ile çekildiği fotoğrafı :)


Keşke kızımda böyle bir çocukluk geçirse ama maalesef artık bırakın sokağa çıkmayı kimse akrabalarını bile güvenemiyor. Çok şanslıyız biz çok güzel anılar biriktirdik. Keşke dönebilsem o günlere...

Baba Başkadır...

Bizim babamız çok yoğun çalıştığından pazar günleri bile onu ancak öğlene kadar görebiliyoruz. Tabi ki Derin baba özlemi ile yanıp tutuşuyor. Eve geldiği gibi babasının bacaklarına sarılıyor ve bir an olsun ayrılmak istemiyor. Babamızda kızına bir o kadar düşkün. Her sabah işe giderken hüzün kaplıyor ikisini de. Bu pazar biraz erken gelen baba hepimizi mutlu etti. Önce kızımızın gönlünü yaptık sonra da kendimizin. Bu yazıyı ileride okuyunca fotoğrafları görünce ne kadar mutlu olacaksın kim bilir? Annemin bana bıraktığı tek hatıra çocukluk kıyafetlerim ...
 

 


 

 

 



 
 
 
 


Tarifsiz duygular ...